
Serin ovalar, derinliksiz kış bahçeleriydi duruşunuz
Omuzlarınızdan yerini yadırgayan kelebekler uçacak sanırdım
Cam gibi saydam kanatlarıyla sonsuz bir yangın
Konardı ölüm erkenci sinek kuşlarının uzun gagalarına
Ve tükenen koca bir gün zamanı nasıl da yenerdi
Yaralı bir kuştunuz
Seyir defterinizden mana çıkarmaya çalışırdım
Uzun ve değersiz tüm mesafelere
Buluta, güneşe dokunmanızın inancıyla
Alaycı bir gülüşü satın alıyordunuz
Savaş şarkınızı duyar gibiyim ufuk çizginizden
Süzülen turnalar güzel ırmaklar susmayın çığlıklar gibi
Kızıl renkli bulutların boynu akşam karanlığında vurulur
Bir bahardan başka bahara sığınmaksa yeryüzü öyküsü
Övgüye değer nimetler beyaz yapraklarla savrulur
Durumlar her yerde aynı diyordum oysa
Bu kısa ve ilkel seyrinize dalarken her yer aynı
Gülleri uzatan bir büyüyle oynardı parmaklarım
Şimdi dinlesin beni bu kalabalık
Bir cevap yazın